Teknolojinin öncüsü Lenovo, ABD, İngiltere, Almanya ve Japonya’dan 5.700’ü aşkın kişinin katıldığı bir anket çalışması gerçekleştirerek, ThinkPad 30. yıldönümü şerefine ilk “’Think’ Raporu’ çalışmasının sonuçlarını yayınladı.

Dünyanın ve Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden Lenovo, ThinkPad ürününün 30. yılı şerefine günümüzün toplumsal sorunlarının dünya genelinde üretkenliği ve tutumları nasıl etkilediğine eleştirel bir bakış ortaya koymak üzere ilk “‘Think’ Raporu (Think Report)” çalışmasını yayınladı. Raporda, günümüz dünyasındaki verimsiz düşünce biçiminin etkileri tespit edilirken, dünya genelinden katılımcılar, geçtiğimiz iki yılda karşı karşıya kaldıkları toplumsal değişimler nedeniyle yaşadıkları tükenmişlik, stres ve zihinsel yorgunluk sonucunda amaca yönelik düşünememelerinin günde iki saatlik üretkenlik kaybına yol açtığını öne sürüyor. Öte yandan Lenovo ise ThinkPad ürünün 30. yılında yeni ThinkPad dizüstü bilgisayar portföyü ile yalnızca inovasyon atılımlarıyla değil, geniş kapsamlı müşteri seçenekleri de sunarak teknolojinin, üretkenliğin ve yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Hibrit çalışmaya güç veren üstün teknoloji yeni ürünler tasarım yoluyla gelişmiş bir güvenlik de sunuyor. 

Lenovo Başkan Yardımcısı ve Akıllı Cihazlar Grubu CMO’su Emily Ketchen, konu hakkında şunları söyledi: “Dünya genelinde insanlar- gerçek düşünme eksikliği nedeniyle toplumsal ilerlemenin tehlikede olduğunu düşünüyorlar. . Ankete katılanların %80’i, toplum olarak yeni bir düşünme devrimi yapmamız gerektiğine inanıyor. ThinkPad’in 30. yılını kutladığımız bu günlerde, insan merkezli teknolojinin evde, iş yerinde, okulda ve çok daha fazlasında daha iyi düşünmeye nasıl ön ayak olacağını yeniden değerlendirmek için oldukça önemli bir zamandayız.”

Lenovo, ThinkPad 30. yılında yenilikçi üstün teknoloji portföyünü sunarken, Legion ve IdeaPad Gaming oyun bilgisayarları, Yoga, IdeaPad ve tablet modelleri ile zengin çeşitlilikteki ürünleri sayesinde kullanıcıların yaratıcılık ve üretkenlik sınırlarını en üst düzeye taşıyor. 

Düşünme Boşluğu 

Ankete katılanların büyük bir bölümü, son birkaç yılda gerçekleşen dış olayların (örn. COVID-19, ekonomik aksaklıklar vb.), dikkat bozukluklarını, çoklu görevlerin sayısında artışı ve yorgunluğu artırıp şiddetlendirerek düşünce kalitelerini daha da bozduğunu düşünüyor.

  • Tüm katılımcıların yalnızca %34’ü düşünme zamanlarının “tümünü” veya “çoğunu” net, derin ve üretken düşünmeyle geçirdiğini söylüyor.
  • Dünya genelindeki BT Karar Vericilerinin %75’i, meslektaşlarının net ve üretken bir düşünme etkinliğinde bulunma konusunda “önemli ölçüde” veya “belirli düzeyde” zorlandığını söylüyor.
  • Ankete katılanların %64’ü, uygulamaya veya “hayatta kalmaya” yönelik düşünmenin yaşamlarında önemli bir yer tuttuğunu, hızlı düşünme ve aynı anda birden fazla iş yapmanın kendileri için “son derece” veya “çok” önemli olduğunu ve bu nedenle, ilerlemeyi etkileyebilecek yenilikçi ve eyleme geçirilebilir bir biçimde düşünemediklerini ifade ediyor.  

Buna paralel olarak, yanıt verenlerin çoğu durumun iyiye gitmediğini düşünüyor ve gelecek birkaç yılda yaşamlarının daha kolay veya daha stressiz olmayacağını öngörüyor.

Düşünmenin Gücü

Dünyanın her yerinden geniş katılımcı kitleleri bugün daha iyi düşünmeye ulaşmak için mücadele ettiklerini söylerken, katılımcılar düşünmenin iyileştirilmesine olumlu bakıyor ve daha kaliteli düşünmeyi mümkün kılmanın faydalarını kabul ediyor.

  • Katılımcıların %65’i açık, derin ve üretken düşünmenin daha iyi kararlar almalarına yardımcı olacağını düşünüyor.
  • ABD’de ankete katılanların %79’u, eleştirel düşünmenin “son derece” veya “çok” önemli olduğunu düşünüyor.

Düşünme Alışkanlıkları

İnsanlar düşünme etkinliğini iyileştirmenin gücünün farkında olsalar da, üretken düşünme süreleri bölgelere göre büyük farklılıklar gösteriyor ve geleneksel “sabah 9 – akşam 5” iş günü ile her zaman uyuşmuyor. 

  • Ankete katılan Amerikalıların %37’si ve İngiltere’deki katılımcıların %24’ü gecenin geç saatlerini veya sabahın erken saatlerini tercih ediyor.
  • Japon katılımcıların %25’i sabah ile öğle arasında kalan zaman dilimini tercih ediyor. Diğer taraftan, Almanların %35’i akşam saatlerinde daha berrak bir zihinle düşünüyor.

Ankete katılanlar genel olarak, daha iyi düşünmek için 1 numaralı gereksinimin sessiz bir ortam olduğunu düşünüyor ve ABD, İngiltere ve Almanya’daki katılımcılar, daha derin düşünmek için gürültü önleyici teknolojilere büyük önem atfediyor. 

Teknolojinin Yardımıyla Daha İyi Düşünme

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, iletişim ve işbirliği teknolojilerindeki gelişmeler, daha iyi düşünmeyi teşvik etmede en yararlı özellikler olarak değerlendiriliyor. Bunun yanında, bazı sınırlar koymak, dikkat dağıtıcıları sınırlamak ve bilgi dağınıklığını azaltmak gibi önlemlerle teknolojiyi daha amaca yönelik kullanmayı öğrenmek, daha iyi düşünme alışkanlıkları geliştirmemize yardımcı olabiliyor.

  • Ankete katılan İşletme Son Kullanıcılarının %66’sı, teknolojinin net, derin ve üretken düşünmeye nasıl yardımcı olabileceği konusunda bilgi edinmek istiyor. Bunun yanında, genel popülasyona kıyasla, teknolojiyle ilişkilerini yeniden değerlendirmeye daha istekliler. Örneğin birçok kişi, görevlerin basitleştirilmesinin bireylere daha iyi düşünme konusunda yardımcı olabileceğini söylüyor.
  • Almanya’daki katılımcıların %40’ı, teknolojiyi amaçları doğrultusunda nasıl daha verimli kullanacaklarını öğrenmek istediğini ifade ediyor.
  • ABD’deki katılımcıların %39’u, enstrüman çalma veya spor gibi etkinliklere zaman ayırarak teknoloji kullanımlarını sınırlamak istiyor.

Ankete katılan BT Karar Vericilerinin büyük çoğunluğu, iş arkadaşlarının erişebildiği teknolojiler ve bu teknolojilerin çalışanlar ve kuruluşlar için net düşünmeyi teşvik etmesi konusunda iyimser. Ankete katılanların %60’ından fazlası, ister işleri son tarihlerine yetiştirmek için sıkı çalışma zamanı, ister iş dünyasının beyinlerinin bir araya gelme ihtiyacı, ister yaratıcı olma fırsatı için olsun, teknolojinin bireylerin kritik, derin, işbirliğini, büyümeyi/keşfetmeyi ve/veya yeni düşünme türlerini teşvik edici niteliğinin olduğunu düşünüyor.

İnsanlık İçin Düşünmek

Genel olarak, ankete katılan kişiler daha iyi düşünmenin uzun süreli etki yaratabileceğini düşünüyor. Ankete katılanların çoğunluğu, daha iyi düşünmenin insani yönümüzü toplu olarak geliştireceği ve bizi, gelecek nesiller için insanlığın ve toplumun karşı karşıya olduğu sorunları çözmeye daha fazla yaklaştıracağı konusunda hemfikir. 

  • ABD’deki katılımcıların %62’si, İngiltere’deki katılımcıların %54’ü ve Almanya’daki katılımcıların %52’si, daha net, derin ve üretken bir biçimde düşünmemiz durumunda toplumumuzun daha nazik olacağını ifade ediyor. 

Think  Raporu (Think Report) ile tüm detayları bu linkten görebilirsiniz.