7.0 Puan
Artılar
- Rakipler sistemi
- Mezilli silah dövüşleri
- Çizgi roman sanatı stili görseller
- Zorlayıcı rakipler
Eksiler
- Yakın dövüş tatsız
- Güçlenmek zaman alıyor
- Çift analog kontrol alışması
Sonuç
Renkli bir sanat tarzı ve roguelike oynanışıyla Redacted, kendine özel Rakipler Sistemi ve mezilli silah savaşlarıyla eğlenceli, uygun fiyatlı ve ayrıca zor bir oyun.
The Callisto Protocol’ün yapımcısı Striking Distance Studios ve PUBG’nin yayıncısı da olan Krafton, inc.’in yayınladığı [REDACTED], oyuncularla buluştu. İşte [REDACTED] oyun incelemesi;
İlk bakışta, canlı çizgi roman tarzı görselleri ve umursamaz punk-rock havasıyla dikkat çeken [REDACTED], aslında 2022 yapımı The Callisto Protocol ile aynı bilimkurgu evreninde geçiyor. Striking Distance Studios, üçüncü şahıs bakış açısına sahip, Dead Space esintili bir hayatta kalma-korku oyunu olan The Callisto Protocol’den sonra bu spin-off yapımıyla tamamen farklı bir yaklaşım benimsemiş. Stüdyo, çıkış oyunundan çeşitli ögeleri yeniden uyarlayarak izometrik bir rogue-like zindan keşfi oyunu sunuyor.
Bu genç seri için oldukça radikal bir değişim. The Callisto Protocol’ün karanlık, melodram dolu havası ve sert dövüş yapısından sıyrılarak göndermelerle dolu mizaha ve çift analog ile yönlendirilen nişancılık mekaniklerine yöneliyor. Hemen tanıdık gelmesinin bir nedeni de Hades’ten yoğun esinlenmiş olması. Hatta oyunun ismi bile Supergiant Games’in bu ikonik roguelike’ına bir gönderme gibi. Bu esinlenme tamamen olumsuz değil; [REDACTED]’ın kendine özgü güçlü fikirleri de var. Ancak, oyunun temel ilham kaynağının seviyesine ulaşmakta zorlandığında, özgünlük eksikliği gözden kaçmıyor.
Tıpkı The Callisto Protocol’da olduğu gibi, [REDACTED] de buz gibi, endüstriyel Black Iron Hapishanesi’nin duvarları içinde geçiyor. Mutasyona uğramış biyofajların kol gezdiği, mahkumları ve çalışanları zombi benzeri düşmanlara dönüştürdüğü bu ortamda, oyuncu olarak mütevazı bir hapishane gardiyanını canlandırıyorsunuz. Amacınız, hapishanenin son kaçış kapsülüne ulaşarak buradan bir an önce kurtulmak. Ancak, sizinle aynı amacı güden başka hayatta kalanlarda (meslektaşlarınız ve Rakipler olarak adlandırılan mahkumlar) var ve bu da sizi hem biyofajlarla hem de insanlarla karşı karşıya getiriyor.
Her başarısız kaçış girişimi, gardiyanınızın ölerek enfekte olanlar arasına katılmasıyla sonuçlanıyor ve yeni bir gardiyan olarak çıkışa ulaşmaya çalıştığınız yeni bir denemeye başlıyorsunuz. Bu sırada, her bir gardiyanla farklı para birimleri (kaçak mallar, güvenlik kodları gibi) biriktiriyorsunuz ve bunlar sonraki gardiyanlara aktarılıyor. Bu sayede oyunun başlangıç alanında kalıcı yeni silahlar, yetenekler gibi ögeler satın alabiliyorsunuz. Bu sistem, yavaş yavaş hissedilen bir ilerleme duygusu yaratırken, başarısız denemelerin neredeyse hiç boşa gitmemesini sağlıyor; çünkü her denemede bir sonraki kaçış girişiminizi kolaylaştıracak bir avantaj elde ediyorsunuz.
Hades’teki gibi burada da tek seferde dört farklı bölgeden geçerek kaçmaya çalışıyorsunuz; her birinin sonunda zorlu bir boss savaşı sizi bekliyor. Bu bölgeler rastgele seçilen savaş arenalarından oluşuyor ve her bir düşmanı temizledikten sonra ilerlemek için kapılar arasında bir seçim yapıyorsunuz. Böylece, mevcut kaçış girişiminize çeşitli Buff’lar (deneyler olarak adlandırılıyor) veya sonraki denemelerinizde işinize yarayacak para birimlerinden biriyle ödüllendirilme şansı kazanıyorsunuz. Yine Hades’te olduğu gibi, her temizlenen odadan sonra seçebileceğiniz üç Buff sunuluyor. Bu Buff’lardan biri sağlığınızı artırabilir, silahlarınıza elemental hasar ekleyebilirken, bazıları ateşli silahınızın işleyişini değiştirebilir veya kaçış hareketinize hasar etkisi ekleyebilir. Seçtiğiniz kapılara göre bu Buff’lar seviye atlayabiliyor ve bir koşuda hayatta kaldıkça daha güçlü hale geliyorsunuz.

Tüm bu unsurlar nihayetinde tatmin edici bir oynanış döngüsü oluşturuyor. Burada ‘nihayetinde’ diyorum çünkü [REDACTED] başlangıçta pek de güçlü bir izlenim bırakmıyor. Her koşuya biri menzilli, diğeri yakın dövüş silahı olmak üzere iki silahla başlıyorsunuz; ancak başlangıçtaki seçenekler pek eğlenceli sayılmaz. Tabanca, pompalı tüfek ve saldırı tüfeği yavaş ateş ediyor ve tatmin edici bir güç hissi vermiyor. Diğer yandan, yakın dövüş saldırılarınızın sert salınımları ağır ve hantal hissettiriyor ki tüm silahları açsanız bile bu durum pek değişmiyor. Bazı Buff’lar bu durumu iyileştirse de, bu durumda da keyifli bir dövüş deneyimi için oyunun rastgele öğelerine (RNG) bağımlı hale geliyorsunuz.
Neyse ki, menzilli silah seçenekleriniz kademeli olarak gelişiyor ve kalıcı silahlar açıldıkça her dövüş daha hızlı ve tempolu bir hale geliyor. Atom silahının kavurucu enerji ışınıyla biyofajları eritmek ya da düşmanlara çift tabancayla saldırırken mermilerden sıyrılmak oldukça tatmin edici. Ancak yakın dövüşün çabucak göz ardı edilmesi hâlâ hayal kırıklığı yaratıyor. Düşmanın kafasına darbeler indirmek bazı durumlarda işe yarasa da yakın dövüş güçlendirmelerine yatırım yapmaktansa silahlarıma odaklanmayı tercih ettim çünkü yakın dövüş pek heyecan verici değil. Aslında bunun sebebi sol analogla hareket sağ analogla nişan almak ve tuşlarla ateşe etmek ya da yakın dövüş silahlarını kullanmak olarak görüyorum. Bu kontrollere alışması biraz zaman alıyor.

Ayrıca bu durum, dövüşün biraz tekdüze hissettirmesine yol açıyor, ancak çok çeşitli düşman tipleri tetikte kalmanızı sağlıyor. Size farklı türde mermilerden, patlayan mutasyonlardan ve yakın dövüş odaklı tehditlerden kaçınmanız için meydan okuyor. Düşmanlara tekme atabiliyorsunuz, ancak bu becerinin pek kullanışlı olduğunu düşünmedim. Ayrıca, The Callisto Protocol’deki kinesis benzeri GRP yeteneğine de sahipsiniz; bu, düşmanları geri fırlatarak nefes alacak alan yaratmanıza veya onları çevresel tehlikelere doğru savurmanıza olanak tanıyor. Biyofajları zehirli yeşil asit dolu bir kaba fırlatmak kesinlikle tatmin edici, ancak GRP kullanımınız sınırlı.
Oyunu oynadıkça [REDACTED]’ın harika görsel tarzı devreye giriyor. Oyunun çizgi roman estetiği, ekranı capcanlı bir şekilde dolduruyor; patlamalar ve duman efektleri yarı tonlu noktalarla işlenirken göz alıcı saldırılarınız bu kaosu delip geçiyor. Bu da dövüşün kendi başına ayakta kalmasını sağlıyor, ancak ilerleyen saatlerde dövüş yine de biraz monoton hale gelebiliyor.

Ancak, başlangıçta ilk amacınız tüm dört bölgeden geçip hapishaneden kaçmak. Bunu ilk kez başardığınızda, silah yükseltmeleri açılıyor ve oyunun zorluğunu artırarak ekstra ödüller kazanmanızı sağlayacak birçok zorluk değiştiriciyi etkinleştirebiliyorsunuz. Genel sağlığınızı düşürmek, zamanlayıcı eklemek veya her odaya daha fazla düşman yerleştirmek gibi çeşitli seçeneklerle deneyiminizi değiştirebiliyorsunuz.
Ayrıca, ölen önceki gardiyanınız da düşmanlar arasında size karşı savaşmak için geri dönüyor. Önceki başarısız denemelerinizle yüzleşmek isteğe bağlı bir seçenek ve esasen, eğer onlara işinize yarayabilecek geliştirilmiş bir güçlendirme verilmişse tekrar kullanmak için onlarla savaşmayı tercih edebiliyorsunuz. Öldüklerinde sahip oldukları silah ve yükseltmelere bağlı olarak, bu zombileşmiş gardiyanlar oldukça zorlu düşmanlara dönüşebiliyor ve çoğu zaman ödül, riskin değerini karşılamıyor.

Black Iron Hapishanesi’nden birden fazla kez kaçmak istemeniz için bir teşvik var; ancak bu teşvik Hades’te olduğu gibi sürekli ilerleyen bir hikayeyle değil. Yine de bunun tam olarak ne olduğunu birazdan açıklayacağım…
Her kaçış girişimindeki kaosun ortasında, oyunun Rakipleriyle de baş etmek zorundasınız. Bu kaçak mahkumlar ve eski meslektaşlarınız, Dungeons and Dragons’a takıntılı bir LARP oyuncusundan, korkulan bir “Karen”a ve punk rock havasındaki bir Cockney karakterine kadar uzanan tek boyutlu stereotiplerden oluşuyor. Diyalogları genellikle göndermelerle dolu mizaha odaklanıyor; arada eğlenceli anlar olsa da, çoğu zaman göndermenin kendisi esprinin tamamını oluşturuyor (İster The Simpsons’a, ister Hades’e yapılan atıflar olsun).

Rakiplerin oyuna kattığı en önemli şey, her denemeye rastgele bir unsur eklemeleri. Toplam sekiz Rakip var. Ancak her koşuda sadece üç tanesiyle uğraşmanız gerekiyor. Onlar da son kaçış kapsülüne ulaşmaya çalışıyorlar. Böylece her deneme sona ulaşmak için acele etmeniz gereken bir yarışa dönüşüyor. Uzaktan saldırılarla tek bir Rakibi yavaşlatabilir ve sağlık barından biraz eksiltebilirsiniz. Ancak onlar da boş durmuyor; gaz sızıntılarını kapatmak veya gökten düşen bombalardan kaçmak zorunda kalarak kendinizi savunmanız gerekiyor.
Sadece uzaktan çatışma da değil; zaman zaman Rakiplerinizden biriyle yüz yüze gelerek ölümüne bir mini-boss savaşına girebiliyorsunuz. Eğer onları öldürmeyi başarırsanız, kaçış kapsülüne ulaştığınızda bir rakibiniz daha eksik oluyor; aksi takdirde, hayatta kalan tüm Rakiplerle bir hesaplaşmaya girmek zorundasınız. Bu, [REDACTED]’ı diğer roguelike oyunlardan ayıran tek unsur olarak öne çıkıyor ve tanıdık oyun döngüsüne heyecan verici bir dokunuş katıyor.

UYARI: Yazının devamı spoiler içerir!
İlk başarılı kaçışınızı tamamladığınızda, oyunun son kredilerine ulaşmak istiyorsanız odak noktanız Rakipler oluyor. Her biri, hayatları hakkında alaycı bilgiler içeren redakte edilmiş bir dosyaya sahip; ancak aslında aradığınız, bu dosyaların içindeki gizli geçiş kodları. Sekiz mahkum için sekiz kod gerekiyor ve bu kodların tümünü topladığınızda içindekilerin belirsiz olduğu bir kasayı açabilirsiniz. Bu, [REDACTED]’ın son oyunu, eğer buna böyle diyebilirsek. Bu yüzden her koşuda “Bilgisayar” olarak işaretlenmiş kapıları arıyorsunuz. Her girişimde, her biri 10 paragraftan oluşan sekiz Rakip için birer paragrafın sansürünü kaldırabiliyorsunuz. Toplamda 80 dosyayı açmanız gerekiyor ve en iyi ihtimalle tek bir koşuda dört veya beş tane bilgisayar odası bulabiliyorsunuz.

Sonuç olarak Toplamda, son kredilere ulaşmak için 48 deneme ve 14 kaçışla birlikte 23 saat harcadım. Tüm bunları başardığınızda, hapishaneden geri dönüş yapmanız gereken son bir “ya hep ya hiç” koşusu ile ödüllendiriliyorsunuz. Bu aşamada ölüm, tüm ilerlemenizi kaybetmenize neden olurken, başarı kalıcı yeni ekipmanlar açmanızı sağlıyor. Ancak bu, pek de cazip bir ödül değil. 23 saat sonra daha fazlasını oynamayı hayal edemiyordum, özellikle de daha uzun süre oynamak için tek teşviğin ortadan kaldırıldığı bir durumda. Bu durum elbette alışılmadık değil; [REDACTED] hala önemli bir tekrar oynanabilirliğe sahip. Ancak, bu ödülün bu kadar sıradan olması ve ulaşma yolculuğunun sıkıcı bir hale gelmesi hayal kırıklığı yaratıyor.
Taklit, en samimi övgü biçimidir ve video oyunları endüstrisinde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Hades ve devam oyunu kendine göre oynanış sunarken, [REDACTED] benzer dursa da kendine göre oynanış sunuyor. [REDACTED]’da bulunan Rakipler sistemi, bu tür için taze bir nefes sunuyor ve dövüş dinamikleri etkileyici; ancak bazı bölümleri ciddi şekilde eksik. Burada, sıradan başlangıcı ve monoton sonunu aştıktan sonra, iyi bir oyun var. [REDACTED], The Callisto Protocol evrenini çok fazla genişletmiyor ama var olması mutluluk verici. Her iki oyun da kusurlu olsa da bu dünyadan daha fazla hikâye görme isteğim hala kaybolmadı ve Striking Distance’ın bunları anlatma şansı bulmasını umuyorum. Ancak, [REDACTED], birkaç noktada daha fazla eksik kalıyor. Her yıl bu kadar çok oyunun yapıldığı bir dünyada kusursuz oyun bulmak her geçen gün zorlaşıyor.
[REDACTED] Fiyatı
[REDACTED], %10 çıkış indirimiyle, $11.24 USD Steam fiyatıyla alınıp denenebilecek bir oyun sunuyor.