6.0
Puan

Artılar

  • İyi yapılmış görsellik
  • Devasa dünya

Eksiler

  • Far Cry serisinin aynısı
  • Kötü hikaye
Satın Alınabilirlik
6.0

Özet

Hikayesi berbat olan 5 popüler film saymak istesem sıralamaya girecek Avatar'ı alıp oyun yapmak kötü bir karar üstüne bir de bu oyunu Far Cry serisinin bir kopyası olarak yapmak çok daha kötü bir karar.

Avatar evreninde geçen bir Far Cry oyunu arıyorsanız işte karşınızda Avatar: Frontiers of Pandora.

Avatar filmleri görsel açıdan büyülese de hikaye konusunda berbat ötesi filmlerdir. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi Sinema konusunda yapmış olmamın verdiği bir alışkanlık gereği en kötü filmleri bile başladıysam bitirmeden kapatmam. Fakat Avatar’ın ikinci filmine sadece 20 dakika dayanabildim. Aslında ilk filminde hikayesi berbattı fakat görsellik konusunda sinemaya getirdiği yenilikler bizleri büyülemişti. Avatar: Frontiers of Pandora da maalesef aynı yolu izliyor. Mecbur izliyor çünkü evren James Cameron’un Avatar evreni. Aslında kısacası Avatar filmi neydi ki Ubisoft bunun oyununu yapmak istedi anlamıyorum. Neyse yazının finalinde Ubisoft’a bol bol sitemleri yazacağım. 

Avatar: Frontiers of Pandora, Far Cry serilerden bolca kullanarak bizleri baydığı özellikleri  yine sunuyor. Ancak burada farklı olan şey gündelik hayatta göremeyeceğimiz bir fantezi dünyası deneyimiyle vermesi. Tabi bu özellik Avatar dünyasını hem daha ilgi çekici hem de bazen gereksiz yere anlaşılmaz kılıyor. 

Filmlerle eşzamanlı olarak Avatar: Frontiers of Pandora, kötü niyetli ve ekolojik olarak pervasız RDA tarafından yetiştirilen küçük bir genç Na’vi grubunun ve tek bir Na’vi bireyin mirasını, doğa ile bağlantısını yavaş yavaş yeniden keşfetmesinin ayrı ve bağımsız hikayesini anlatıyor. Serinin açık çevre temaları, yerli halklar arasında çocukların ayrılması ve zorunlu yeniden eğitim evresi acı bir suçlama ile vurgulanıyor. Geliştirici Massive Entertainment, Na’vi’nin benzersiz kurgusal nüanslarını yakalamak için olağanüstü bir iş çıkarmış.

Oyun deneyimi, yoğun ormanlar, ovalar ve mağaralarda koşmak ve zıplamak, aynı zamanda Pandora’nın flora ve faunasının birçok sırrını öğrenmekle ilgili. Ekosistemlerin zenginliği karşılaştığım hiçbir oyunda yok. Yoluma çıkan birçok garip canlının özelliklerini ve potansiyellerini öğrenmek benim için eğlenceliydi. Bunu yaparken, yeni beceriler ve ekipmanlar Na’vi’nin potansiyelini geliştiriyor ve istikrarlı bir şekilde ustalığa tırmanmasına imkan veriyor. 

Görsel sunum filmde muhteşem olmasına rağmen oyunda beni tatmin ettiğini söyleyemem. Artık oyunlarda bol bol ağaç, orman vs. Görmekten sıkıldığımı söylemeliyim. Artık binalar arasında ya da içerisinde çatışmalara girebileceğimiz bir açık dünya oyunu ne zaman gelecek çok merak ediyorum.  Bazen ekrandaki görseller o kadar aşırı büyümüş ve anlaşılması zor oluyor ki oyun görsel olarak kafa karıştırıcı hale geliyor.

Tırmanma, zıplama, kayma ve çevresel nesnelerden (sizleri havaya yüksek fırlatan bitkiler gibi) oluşan, Far Cry Primal vari bir seyahat sistemi sayesinde, bu zengin sunulan bitki örtüsü arasında hareket etmek başta iyiyken bir süre sonra sıkıcı. Filmden hatırladığımız ejderha benzeri Ikran’a binerek haritada kolayca ve hızlı bir şekilde uçmanıda mümkün. 

Yol boyunca, yaylar ve saldırı tüfekleri kullanılarak yapılan savaşlar, aksiyona güç katıyor, genellikle bunun yerine gizli bir rota seçme şansı eşlik ediyor. Her iki deneyimi de iyi buldum ama harika değil. Çok az araç ve yetenek gizli saldırıya izin verdiğinden, genellikle şansımı hızlı ve doğrudan bir saldırmayı denemek daha hızlı oldu. Savaşlarda yapay zeka yerlerde. Düşman askerleri hiçbir strateji belirlemeden direkt üstünüze doğru geliyor. Askerleri öldürmek kolayken, askerlerin kullandığı Mech’leri öldürmek uzun ve ölümcül olabiliyor.

Avlanma, toplama, işçilik ve yemek pişirme oyunun temel özellikleri (Sanki bunlar Far Cry’da da vardı). Günün sonunda bu seçeneklerin genişliğinin beni bunalttığını gördüm. Birçoğu sadece günün belirli saatlerinde veya hava koşullarında optimum şekilde toplanabilen düzinelerce farklı ağaç kabuğu, yosun, hayvan postu ve çam kozaları sonunda aklımda birbiriyle karıştı. Oyun, anlamlı bir ilerleme kaydetmek için bu mekaniklerle neredeyse zorunlu olarak etkileşimde bulunmanızı talep ediyor ve sık sık anlatının temposunu bozduğunu veya istediğim şeyleri bulmanın çok sinir bozucu hale geldiğini gördüm.

Aksiyon ve keşif arasında, Avatar: Frontiers of Pandora size küçük ama bolca mekanik ve sistem sunuyor. Bunlar da çoğu zaman eğlenceyi artırmak kadar engellemeye de sebep oluyor. Sürekli güç sistemlerini ve kapıları hacklemek, bir sahnede adli ipuçları için sıkıcı incelemeler yapmak, birden fazla para biriminden ve klanların lehine olanı takip etmek. Ubisoft oyun süresini arttırabilmek için o kadar çok şey eklemiş ki bazen gerçekten eğlenceli olan şeylerden, yani aksiyon ve nefes kesen uzay manzarasının keşfinden uzaklaştırıyor. 

Ubisoft son Far Cry oyunlarında yaptığı gibi Avatar: Frontiers of Pandora’ya da birçok mekanik eklemiş fakat ortada adam akıllı bir hikaye yok. Ubisoft görsel konusunda çok iyi işler ortaya koysa da hala 10-15 yıl önce tutmuş formülü Avatar: Frontiers of Pandora gibi bir oyuna uygulamaya çalışması üzücü. Far Cry oyunları hala severek oynayan biriyseniz Avatar: Frontiers of Pandora size çok eğlenceli gelecektir. Ama artık Far Cry mekaniklerinden size gına gelmişse Avatar: Frontiers of Pandora da size gına getirecektir.